“Karda yürüyüp izlerini belli etmeyenler” sözü tam da bu tür insanlar için geçerlidir.
Korkulan insanlar, önce temel insani erdemleri yüreklerinden söküp atmış kimselerdir. Bu insanlar, başkalarının ağlamalarına, sızlamalarına, yardım bekleyip yalvarmalarına, çektikleri acılara gözlerini kapatıp, vicdanlarını köreltip bakmazlar.
Ekmeklerini, sularını, güçlerini bölüşmeyi başkalarını kuvvetlendirmek kendilerini zayıflatmak olarak görürler ve bunun için de paylaşmayı sevmezler. Başkalarından aldıkları yardımlarla güç ve kuvvet kazanırlar. Kendilerinden üstün kimsenin olmadığına inanırlar.
İşlerine nasıl geliyorsa öyle hareket ederler. Yeri geldiğinde milli, dini, insani ve kanuni değerleri kanunsuz işler yaparak bozarlar. Sürekli, her konuda kendilerini düşünürler. Hep kendi istediklerinin olmasını, hep kendilerinin sevilmesini, hep kendi dertlerinin dinlenmesini, hep onlara değer verilmesini isterler. Menfaatleri için herkesi kullanabilirler.
Hedeflerine ulaşmak için işleri başkalarına yaptırma, meyvelerini de kendileri toplama konusunda tecrübelidirler. Aranan ve ihtiyaç duyulan biri olmak için, insanların çıkarlarına hitap ederler ve onları kendilerine bağımlı kılar, kontrolü hep kendi ellerinde tutmak isterler.
Başkalarının kendilerine bel bağlaması için dost gibi gözükürler. İnsanların mutluluk ve varlıkları için ellerine bakmalarını sağlarlar. İnsanlara, kendilerinden üstün olmalarını ve idare etmelerini sağlayacak kadar bilgi öğretmezler. Zayıf taraflarını güçlü göstermeye çalışırlar.
Masum olmadıkları halde, masum gibi görünüp insanları kandırırlar. Tutmayacakları sözleri verirler, içten pazarlıklıdırlar. Ne zaman ne yapacakları hiç belli olmaz ve hareketlerini davranışlarını sezdirmezler. Hissetmedikleri duygularından söz ederler ve boş konuşurlar.
Karda yürüyüp izlerini belli etmezler. İnatçı, yalancı, kinci ve başkalarına zarar verme potansiyelleri yüksektir. Kendilerini üstün görürler, kimsenin fikrini ve hissiyatını önemsemezler. Etraflarında yapılan her şeyin kendi isteklerine göre şekil almasını isterler. İnce fikir ve hassasiyete sahip olmadıkları gibi duygusuzdurlar,
İçten pazarlıklı ve sinsidirler, çok zor fark edilirler. Kendi menfaatleri uğruna tüm vicdani unsurları hiçe sayarak değişiklikler yaparlar. Vicdanları kibirlerinin yanında çok küçüktür. Menfaatleri için bütün erdemleri bir kenara bırakırlar. Olgunluğa erişmemiş, tutarsız ve cahildirler. Etraflarına olumsuzluk saçarlar.
Utanma duygularını yitirmiş, kendilerini geliştirememiş olan bu kişiler, iyi gözlem yaparlar ve iyi açık bulurlar. İlgi çekmek için duygu sömürüsü yaparlar. Başkalarını yönetmeye ve onları kendi mutsuzluklarının içine çekmeye, karşısındakilerin ilerlemelerine ve hedeflerine ulaşmalarını engellemeye çalışırlar.
Kötümserdirler, az anlarlar, çok güvenirler ve çabuk inanırlar bunun için de her şeyin kötü yanlarına odaklanırlar. Desteğe ihtiyaç duyduklarında, istediklerini alana kadar bir ve beraber olurlar, sonra da fırsatını bulunca herkes kendi yoluna derler. Kendilerine yapılan iyiliklerin tamamını ilk hatada unuturlar.
Büyük makamlara gelmek için insanları araç olarak kullanan aklı boş, dünyadan habersiz, asalak yaşayan küçük insanlar, düşüncelerin ve düşünenlerin tehlikeli oluklarını söylerler. Kendilerini önemli sayarlar lakin aslında hiç de önemli değildirler.
T.C Bilal Gürer